7 Gün 7 Gece Sema/ Yalova –Gökçedere’de
....
Seni uzaktan sevmişim yıllardır sanki
iki farklı varlıkmışız gibi. Aslında kalbim iken sen. Aslında damarlarımda
dolanıyorken can suyun. Ve senin bir parçanmışım ben.
Dönerken
aşk içinde eriyorum. Şimdi sessiz sedasız taşıyorum sırrını. Çünkü sırrın
dediğim anda kelimeler yetersiz. Ateş işte bu. Yanar, kor olur en sonunda. Bu
ateşle ne bir yere varma, ne de kendimi kanıtlamak derdindeyim. Cennetini de
biliyorum, cehennemini de. Dile gelmek için bile binlerce yıl uzaktan geldim
aslında. Kendimi severek, bütün canlılara vardım. Ben onlardaydım, onlar da ben
de. Aşk ise bizde. Herkesle, her şeyle aynı semanın altında yaşadığımızı bilmek
yetiyor bana. Bu yüzden ihtiyacım yok artık sınırlara, kavramlara,
ideolojilere, milletlere…Başımızı kaldırdığımızda gördüklerimiz aynı. Altında
yaşadığımız gökkubbe aynı. Yıllardır bir nebulanın içinde aşkı arayıp
duruyoruz. Oysa aşk, içimizden dışımıza serpiyor varlığımızdan gelen yıldız
tozlarını. İşte bu yüzden durmuyor dünya, durmuyor semalar. Durmuyor zikrediyor
çiçekler AŞK’ı. Elhamdülillah.......
Şu an rüya gibi. Saat gecenin 3’ü. Var
olduğundan beri dönüyor dünya. Müzik şifasını vererek sema yaparken, sema da
müzik oluyor.
Belki de topluca, toplumca, bu dünyaca
bir rüya görüyoruz. Gözlerimiz kapalı ve biz kurup yaşıyoruz. Oysa varlığın
anlamını ya da bilmiyorum ki anlamın varlığını da olabilir… İşte bu sırrı
hissettiğimizde, coşku duyduğumuzda gerçek oluyor her şey. O zaman AŞK’a çevirelim
düşümüzü. Bırakalım savaş- barışı, iyi- kötüyü, çirkin- güzeli. Birleştirelim
tüm zıtlıkları gerçek AŞK’ ta.
No comments:
Post a Comment