Daha henüz
dolmuştan inmiş Mesnevi Sok. boyunca yürüyordum. Elimde arkadaşıma vereceğim
kamp malzemeleri var. Uyku tulumu, mat ve sırt çantam.
Sabah dinlediğim Hang
Drum'ın ritmiyle adımlarımı atarken karşı kaldırımda yığılıp kalmış bir kadın
gördüm. Başında iki adam dikiliyordu. Arabalara işaret ederek yol istedim.
Kadının yanına vardım. Kamp malzemelerini bir kenara attım.
Kadının vücudu
mosmordu. Ambulansa haber vermişlerdi. Adamlar belki ne yapacaklarını
bilmiyorlardı ama bir eğilip de bileğini tutup bakamıyorlardı. O an fark ettim
ki ben gelince rahatladılar.
Çünkü yerde yatan kadındı
Ve onlar dokunmaya
çekiniyorlardı.
Gözler sabitti zar zor alınan nefeslerle iletişim kurmak. Nefes almaya devam et.
Başının altına uyku tulumunu yerleştirdim. Bilinci kayıyordu. Farkına
varmadığımız an ve an yaşamımızın en güzel armağanı olan nefes can çekişiyordu
bir bağlantı daha yakalayabilmek için yaşamla. Kaldırımda boylu boyunca
gökyûzüne doğru.
Sonra nabzın atışı gitgide kayboldu ve nefes.
Bir kişi daha geldi suni teneffüs
yapmayı bilen. Dört nefes. Ve bana kalp masaj noktasını gösterdi ve 10 kalbe
masaj. 4 nefes ve 10 masaj ... Ve o ilk NEFES.
Sonra 30 sn de bir alınan nefeslerle 15-20-25 dakikanın bir insan ömrünü icine alıp bağları sıkıştırdığı anlardan. En sonunda ambulans geldi. Kadın kustu. Kusması iyi bir şeymiş ama hala gözleri sabitti.
Ölümü gördüm
bir kez daha. Tenime dokunan rüzgar kadar tanıdıktı. Ve sabitti bakışları...